Evlilikler Neden Bitiyor?

Eskiden, evlilikler neden daha uzun sürüyordu? Günümüz şartlarına göre eski evlilikleri model alabilir miyiz? Gün geçtikçe yaşam deneyimlerimiz, yaşama bakışlarımız, isteklerimiz değişiyor.
Bireylerin cinsiyet kalıplarını ve tutumlarını belirleyen esas faktör olan kültürün kadına ve erkeğe yönelik belirlediği rol ve modeller de zamanla değişebilmektedir.
Kültürün gelişmesi, yaşamın değişmesi ile eski ve yeni evlilikleri kıyaslamak doğal, ancak; birebir benzetmek mümkün değil.
Evliliklere bakışta ekonomik dengenin sağlanmasının önemi de yadsınamayacak kadar güçlü gelişti. Kadının iş hayatına atılıp, kendi benliğinin farklılığının, özgürlüğünü, cesaretini hissetmesiyle ilişkiler tam bir boyut aldı. Kadının finansal olarak erkek egemenliğinden çıkması eşit ekonomik denge ve bunların fedakarlıklarını getirdi.
Evlilik içerisinde, flört zamanı kadar her şeyin mükemmel bir iyilikte görünmesi mümkün değildir.Her evlilikte problemler yaşanır ancak kimi zaman bazı problemler çiftlerin evliliklerini sorgulamasına varabilir. Uzun süreli ilişkilerde çiftler, her zaman olumlu duygular yaşayamaz. Duygularda; yaşanılan problemler ile beraber iniş-çıkışlar olucaktır. Zamanın da çözümlenemeyen problem, üzerine yeni problemleri de alarak; iletişim de çıkmazlar yaşanması, ilişkinin sonlanmasına neden olabilir. Olumsuzlukları ortadan kaldırmak için de bir evlilik terapisiyle çiftlerin problem çözme becerileri geliştirilir.
EVLİLİKLERİN ÖMRÜ İLK BEŞ YIL MI?
Türkiye’de evliliklerin yüzde 40’ı ilk beş yılda bitiyor. Evliliğin ilk senesinde ise boşanma oranları giderek artıyor.
Evlilik öncesi flört döneminin uzun sürmesi ve toplumda evlilik çerçevesinde yaşanması beklenen durumlarda artık flört döneminde her şeyi yaşama arzusuyla tamamen bireyi tanıma, evlilik isteğini belirleme , çiflerin birbirlerinde keşfetme isteklerin , heyecanlarının evliliklerinde azalmasıyla devam ederek sıkılganlık sürecinin uzatarak ilişkileri zorluyor.
Türkiye’de yılda 600 bin evlilik gerçekleşiyor. Yıllık ortalama boşanma sayısı ise 120 bin. Boşanmalarda görülen yüksek oran, boşanmadan önce çiftlere yapılan evlilik terapisi önemli.
Son zamanlar da evliliğe atfedilen ilk beş yıl atıfını kaldırmak için; birlikte gelişmekten kaçmayın.
İlişkilerinizi kurtarmak istiyorsanız önce kendinizi geliştirmeye odaklanarak, Kendi benliğimizin, arzularınızın farkındalığını sağladıktan sonra, Yaşam boyu süren kişisel gelişiminizi sürdürerek, hayattan alacağımız doyumu ve farkındalıklarımızla, Seçimlerimizde pişmanlık değil mutluluğu yakalayacaksınız.
Bizler kendilik gelişimimizi evlenene kadar değil evlendikten sonra da devam ettirmeliyiz.
UNUTMAYIN; ilişkilerde ki mutluluk ve devamlılık BİRLİKTE GELİŞİM ile olur.
Öfke kontrolünüzü sağlamayı unutmayın; Elbette anlaşmazlık durumları yaşanacak, önemli olan bu anlaşmazlık durumlarında nasıl durduğumuz, sinirli olduğumuz anları kırıcı söz ve kötü davranışlar sergileyerek sürdürmeden birbirinizdeki olumsuzluk etkisini arttırmadan, öfke kontrolümüzü sağlamalıyız.
Eşlerin, birbirinin bakış açısını anlayabilmesi için öncelikle; kendi fikirlerinin dışına çıkabilme esnekliğini gösterebilmeliler. Ortak bir nokta, alternatif bir seçenek bulunamadıysa; Kendi fikirlerini birbirine dayatmadan; birbirlerini anlama çabasında olmalılar.
Olumsuzluk etkisi yaratan durumları konuşmalıyız. Öncelikle birbirini anlamaya çalışmalı ve bunun için de Dinlemeyi öğrenmeliyiz.
Yaşadığımız güzel günlerin heyecanını hatırlamayı unutmayınız.
Çevremiz durağan ve edilgen bir yapı değildir. Kabul etmemiz gerekir ki ; Yaşam şeklini, teknolojinin, modernizmin değişip gelişmesiyle bizlerinde günden güne istekleri başka boyutlar alabiliyor. Değişen zaman da bizi bunlara uymaya zorluyor.
1930 lu yıllarda evlilik için başvuranların 1/3 ü beş sokaklık bir daire içinde yaşayanlardı. Şimdi ise değişen dünyada aldatma olaylarını tetikleyen teknolojik hız ile kolaylaşan kültürel ve çevresel farklılıklara; seyahat, internet, iş ve sosyal çevrenin artmasıyla; Evlilik ilişkisinde problem yaşayanların kaybettiği ilgi ve sevgiyi dışarda bulduğunda eşini bırakması ve aldatma olaylarıyla sıklıkla karsılasabılıyoruz.
Sevgiyi belirlemede tutum benzerliği ırk benzerliğinden daha Önemlidir. 1970 li yıllarda evliliklerin %99 aynı ırk, %94 aynı dinden olduğu tesbit edilmiş. Ancak gelişen dünyada ırk ve toplum açısından benzerlik ile seçimlerde ki farklılık da değişmiştir. Esas olan; kişi uyum benzerliği, benzer özelliklerde bulunmadır. Sevgiyi belirlemede tutum benzerliği ırk benzerliğinden daha Önemlidir.
Bazı Arkadaşlıklar da zıt özelliklerin birbirini çektiği, tamamlayıcı bir rolü olduğu görülürken;
Evlilik ilişkilerinde idael olan; Birbirini tamamlama ve benzer özellikte olmaktır.